Amerika Birleşik Devletleri’nde kariyer hedefi olan yabancı uyruklu profesyoneller için H-1B vizesi, teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren pozisyonlara açılan kapılardan biridir. Özellikle mühendislik, bilişim teknolojileri, finans, hukuk, mimarlık ve sağlık gibi alanlarda faaliyet gösteren bireyler, bu vizeyle Amerika’daki şirketlerde yasal olarak çalışabilir. Ancak H-1B’ye başvurmak yalnızca bir iş teklifine sahip olmakla mümkün değildir. Vizeye hak kazanmak için yerine getirilmesi gereken özel koşullar bulunur.
Amerika Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri (USCIS) tarafından yönetilen bu vize kategorisi, her yıl belirli bir kota dahilinde verilir. H-1B başvuruları genellikle Nisan ayında açılan başvuru döneminde kabul edilir. Başvuru süreçlerinin rekabetçi yönü göz önüne alındığında, doğru zamanda hareket edilmeli ve tüm belgeleri eksiksiz sunulmalıdır. Bu yazıda, H-1B başvurusuna dair tüm temel unsurları, mesleki uygunluk kriterlerinden başvuru sürecine kadar detaylı şekilde ele alıyoruz.
Kimler Başvurabilir?
H-1B vizesine başvurmak isteyen bir adayın öncelikle bir Amerikan şirketinden geçerli bir iş teklifi almalıdır. Bu iş için, belirli bir akademik eğitim ya da teknik uzmanlık gerektiren bir pozisyon zorunludur. Yani başvuru sahibinin alanıyla ilgili lisans düzeyinde veya daha yüksek akademik eğitimi olmalıdır. Bununla birlikte, ilgili pozisyonun ABD’de de benzer akademik veya profesyonel yeterlilikleri aranmalıdır.
Bu noktada, adayın sahip olduğu diploma ya da sertifikanın ABD’deki denkliği değerlendirilir. Eğer yabancı bir üniversiteden alınmış bir diploma söz konusuysa, bu eğitimin Amerikan eğitim sistemiyle nasıl örtüştüğü analiz edilir. Ayrıca, pozisyonun niteliği ile başvuru sahibinin uzmanlık alanı arasında doğrudan bağlantı aranır.
Örneğin; bir mühendislik mezununun yazılım geliştirici pozisyonuna başvurması oldukça doğalken, aynı kişinin halkla ilişkiler alanında bir pozisyona başvurması durumunda USCIS tarafından başvuru geçersiz sayılabilir. Bu sebeple başvuru belgelerinde, pozisyonun neden uzmanlık gerektirdiği açıkça ifade edilmelidir.
Şirketin Rolü ve Sponsorluk Süreci
H-1B başvurusu bireysel bir talep değil, işveren sponsorluğu ile gerçekleşen bir süreçtir. Yani bir Amerikan şirketi, yabancı çalışanı kendi kadrosuna dahil etmek istediğini resmi olarak beyan etmelidir. Bu bağlamda, işverenin de yerine getirmesi gereken yükümlülükler vardır. İlk adım olarak işveren, Çalışma Bakanlığı’na (DOL) “Labor Condition Application (LCA)” adı verilen bir belge sunar.
Bu belgede, işverenin sunduğu maaşın, pozisyonun bulunduğu coğrafi bölgede o işi yapan yerel çalışanlara verilen ortalama ücretle aynı düzeyde olduğunu taahhüt etmelidir. Bu hesaplama “prevailing wage” adı verilen maaş eşiğine göre yapılır. Böylece, yabancı işçilerin düşük ücretle çalıştırılarak Amerikan çalışanların piyasadan dışlanması riski en aza indirilmeye çalışılır.
LCA onaylandıktan sonra, işverenin USCIS’e Form I-129 (Göçmen Olmayan Çalışan Dilekçesi) ,adlı başvuru formu gönderilir. Bu aşamada hem işveren hem de çalışanla ilgili kapsamlı bilgiler, sözleşmeler, pozisyon tanımları ve eğitim belgeleri dosyaya eklenir. Onaylanması durumunda, başvuru sahibine H-1B statüsü tanımlanır ya da konsolosluktan vize başvurusu yapılır.
Süre, Yenileme ve Aile Üyeleri
H-1B vizesi başlangıçta 3 yıl süreyle verilir. Bu süre, uygun görülmesi durumunda 3 yıl daha uzatılabilir. Yani toplamda maksimum 6 yıla kadar ABD’de çalışma hakkı sunar. Ancak bazı özel durumlarda —örneğin Green Card’a geçiş süreci başlamışsa— bu süre daha da uzatılabilir.
Vize sahibinin eşi ve 21 yaş altındaki çocukları da H-4 vizesi aracılığıyla Amerika’ya gelebilir ve çocuklar Amerika’da okul öncesinden lise düzeyine kadar eğitim alabilirler. H-4 vizesine sahip eşler bazı durumlarda çalışma izni alabilir. Ancak bunun için Green Card sürecinin belirli bir aşamasına gelinmelidir. Bu nedenle başvuru sahipleri, aile planlamasını yaparken bu tür detayları göz önünde bulundurmalıdır.
Yıllık Kota ve Çekiliş Sistemi
Her yıl verilen H-1B vizelerinin sayısı sınırlıdır. Standart kota 65.000 adetle sınırlıyken, Amerikan üniversitelerinden yüksek lisans veya üzeri dereceyle mezun olan bireyler için ek 20.000 vize kontenjanı daha vardır. Toplamda 85.000 kişilik bir sistem üzerinden ilerlenir.
Başvurular bu kontenjanı aştığında, başvurular arasında seçim yapılan bir çekiliş süreci devreye girer. Bu sistem, her yıl binlerce adayın vize hakkı elde edememesine yol açabilmektedir. Bu sebeple, başvurunun yalnızca teknik olarak doğru olması yeterli değildir; aynı zamanda zamanlama ve stratejik planlama da belirleyicidir.
Alternatif Yollar
H-1B programı, Amerika’da kalıcı yaşam ve kariyer planı yapanlar için genellikle ilk adımdır. Bu vize aracılığıyla ülkede deneyim kazanmak ve daha sonra Green Card’a başvurmak mümkündür. Özellikle işveren destekli göçmenlik başvuruları söz konusu olduğunda, H-1B vizesi sahipleri avantajlı konumda olabilir. H-1B vizesi, altı yıla kadar uzatılabilir ve bu süre zarfında Green Card başvurusu yapma imkanı yaratır.
H-1B vizesi sahipleri, Amerika’da çalışma deneyimi kazanırken aynı zamanda ülkenin iş kültürüne adapte olma, profesyonel ağlarını genişletme ve dil becerilerini geliştirme fırsatı bulur. Bu deneyimler, gelecekteki Green Card başvurularında oldukça değerli referanslar oluşturur. Ayrıca, H-1B vizesiyle çalışan kişiler, işverenleri tarafından kalıcı ikamet için sponsor edilme şansını artırır. Ancak H-1B her zaman tek seçenek değildir. O-1 vizesi, olağanüstü yeteneklere sahip bireyler için tasarlanmış olup, sanat, bilim, eğitim, iş dünyası veya atletizm alanlarında üstün başarı gösteren kişilere yöneliktir. Bu vize türü, H-1B’nin yıllık kotasından etkilenmez ve daha esnek bir yapıya sahiptir. L-1 vizesi ise uluslararası şirketlerde çalışan ve Amerika’daki şube veya şirkete transfer olan yöneticiler, direktörler ve özel bilgi sahibi çalışanlar için idealdir.
E-2 yatırım vizesi, kendi işini kurmak veya mevcut bir işletmeye yatırım yapmak isteyen girişimciler için cazip bir alternatiftir. Bu vize, yatırımcının kendi işinin sahibi olmasına olanak tanır ve doğru bir iş planıyla uzun vadeli bir çözüm sunabilir.
TN vizesi, NAFTA anlaşması kapsamında Kanada ve Meksika vatandaşları için özel olarak tasarlanmış olup, belirli mesleklerde çalışacak kişiler için etkili bir seçenektir. Bu nedenle, kapsamlı bir göçmenlik stratejisi oluşturulmadan önce tüm seçenekler değerlendirilmelidir. Her bireyin eğitim geçmişi, mesleki deneyimi, finansal durumu ve uzun vadeli hedefleri farklı olduğundan, en uygun vize türünün belirlenmesi için detaylı bir analiz yapılmalıdır. Profesyonel göçmenlik danışmanlığı, bu kompleks süreçte doğru kararlar alınmasını sağlar ve başarı oranını artırır.
Amerika’da çalışmak isteyen nitelikli profesyoneller için H-1B vizesi hâlâ en çok tercih edilen yollar arasında yer alıyor. Ancak başvuru sürecindeki karmaşık aşamalar, kota sınırları ve belgelerin hassasiyeti nedeniyle profesyonel destek alınması süreci daha güvenli ve verimli kılacaktır.
New York merkezli Grape Law olarak, %97 dava onay oranımız ve 100’den fazla deneyimli profesyonelden oluşan ekibimizle müvekkillerimize proaktif ABD göçmenlik hizmetleri sunmaktayız. Sorularınız hakkında detaylı bilgi almak ve başvuru süreciniz için profesyonel destek talep etmek için lütfen info@grapelaw.com adresinden bizimle iletişime geçin.
Kategoriler